Ak parti MKYK üyesi
Malatya Milletvekili ve Malatya’nın ablası
ÖznurÇalık hakkında anlaşılan hiç kimse tek kelime eleştiri yazamaz.
Yazarsan ‘satılık kalem, kiralık kalem’ gibi sıfatları alnının ortasına yersin.
Geçen yazdığım ve içerisinde tek kelime yalan, tek kelime hakaret olmayan, tamamen eleştirel bir analiz kıvamındaki yazımı hatırlarsınız sanırım.
İşte o yazıdan sonra beni arayan Öznur Hanım her zaman takındığı yüzünde gülücükler uçuşan tavrını bir kenara bırakıp, garip, bir o kadar da zan altında bırakan tehdit cümleleri kurdu şahsıma!
Neymiş Büyükşehir Belediye Başkanının yaptığı gibi beni aldırırmış!
Evden aldırma olayı da trend oldu şu günlerde. Fakat Büyükşehir Belediye Başkanı değil, kahramanlık peşinde koşan danışmanı yaptı bu eylemi.
Neyse konumuza dönelim…
İnanın bana memleket, tahammülsüz, insanlara tepeden bakan profildeki yöneticileri hak etmiyor.
Madem eleştiriye bu denli tahammülsüzsün, o zaman siyaset gibi kitlelere hitap eden bir mesleği seçip, 7/24 tribünlerin önünde olmayacaksın!
Hem bizim yazdığımız yazıların bir adabı, edebi var.
Başkaları gibi 12 bin liralık ayakkabıyı, 50 bin liralık broşu dilimize dolamıyoruz.
Gelelim mevzuyu vakayı adiye olmaktan çıkaran noktaya…
Sayın Çalık, o yazıdan sonra bir aşure etkinliğinde herkesin gözü önünde üzerime öyle bir hışımla gelip, tehditvari cümleler kurdu ki inanın bu kadarını ben bile beklemiyordum.
Üstüne bir de yanındaki kişilere, korumaları ya da ekibindekiler olmalı, dönerek ‘Şunu vurun!’ türünden bir şiddeti teşvik eden emir cümlesi kurunca, herkeste soğuk duş etkisi meyyal oldu.
Sonuçta iktidarda olan ve bugün Türkiye’nin her şeye rağmen tek umudu olan bir partinin MKYK Üyesi - milletvekili karşınızdaki kişi!
Sayın Çalık niye bu tepkiyi gösterdi, neden otokontrol noktasında bu durumlarda anlamak mümkün değil.
Ancak kendisine sadece şunu söylüyorum…
Geçmişte hakkınızda yazdığım onca övgü dolu yazı var.
Küçük bir eleştiri yazısından sonra ne başkalarının adamlığım ne de kiralık kalemliğim kaldı!
Her ortamda ben Bayram’a iyilik ettim deyip, komisyonda bulunan sarı basın kartımı almamda etkinizin olduğunu söylüyorsunuz.
Evet bunun adı iyilikse teşekkür ederim bir kez daha.
Ama şunu da eklemem lazım; ben o kartı hak etmiştim zaten.
Sayın Çalık, eleştiri aslında bir sanattır, tabi bu sanatı usulünce kullanırsan.
Fakat konu siz olunca eleştiri yapma konusunda malzeme sıkıntısı çekmek pek mümkün değil.
O kadar çok koz veriyorsunuz ki karşı tarafa, inanın ilkokul seviyesindeki bir çocuk bile rahatlıkla ‘bu kadın ne yapmaya çalışıyor’ sorgulamasına düşebilir.
Mesela Malatya’daki bir üniversitenin rektörünün sizin kardeşiniz olması çok sağlam, ayakları yere basan bir eleştiri malzemesi.
Mesela, Doğanyol Belediye Başkanının sizin yeğeniniz olması sağlam bir malzeme.
Mesela, şu günlerde kurum müdürlerine posta koymaya başlayan, el altında yazdırdığı yazılarla ‘benim kıymetimi bilin’ diyen, sizin emrinizle atanmış Milli Eğitim Müdürü çok güzel bir malzeme.
Bunlar sadece bilinen ve ön planda olanlar.
O yüzden Sayın Çalık, Antalya’da 500 mililitrelik pet şişeyle yangına müdahaleniz eleştirme hakkını bize çok görmeyin lütfen.
Yazıyı yazdığım günün akşamı telefonda söylediğiniz ’20 yıllık bir değeri bitireceksiniz’ ifadenizi de inanın havsalam almıyor.
Ne demek değer, neye göre değer?
Malatyalılar sizi oylarıyla meclise gönderdi hizmet etmeniz için.
Eğer bir değer varsa Malatyalıdır, Malatyalılardır!
Kendinizi bu kadar izole etmeyin toplumdan isterseniz.
Bence kendinizi siyasi bir deha olarak görüp, şehit cenazeleri de olmak üzere her bulduğunuz olay ve konu üzerinden siyasi bir çıkarım elde edebilir miyim düşüncesi size zarar veriyor!
Keşke gereksiz onca konuya (Devlet kurumlarına kendini adamını atama, akrabalarını makam sahibi yapma, siyasi prestij peşinde koşarak parti üst organlarına beni iyi bir yerlere getirin mesajı verme vs.) harcadığınız enerjinizin yüzde 10’unu Malatya’nın kazanımlarına harcasanız, zira bu kadar hırs bünyeye zarar.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.