Özhan: ''Anayasa Mahkemesi Kaotik Bir Duruma Yol Açıyor''
AK Parti Malatya Milletvekili Taha Özhan, yeni anayasa çalışmaları üzerinden muhalefeti eleştirerek, “Muhalefet partileri, 3-5 tane darbecinin çıkardığı akla ziyan bir metne inanılmaz şekilde yapışıp kalmışlar” dedi.
Daha sonra konuşan AK Parti Malatya Milletvekili Taha Özhan, Türkiye’nin zor bir dönemden geçtiğini ifade etti. Özhan, “Az önce de şehit ailesini ziyaret ettik. Sözlerin tükendiği ziyaretler bunlar. İnşallah ülkemiz, en kısa sürede sükunete erecek. Bu noktada elimizden gelen tüm çabayı göstermek bizim boynumuzun borcu” dedi.
Anayasa süreci hakkında konuşan Özhan, yeni anayasa tartışmalarının Türkiye’nin eskimeyen gündemi olduğunu kaydetti. Özhan, “Bu kadar uzun süre gündemde kalan başka bir konu herhalde yok. Bir asırdır Türkiye’de anayasa tartışması devam ediyor. Bu bir taraftan çok üzülecek bir durum ama diğer taraftan da bu meselenin çok canlı bir gündemin ve arşivin ortada olduğunu gösteriyor. Bu birikime yaslanarak biz yeni bir anayasa inşallah ortaya koyacağız. Bu yeni anayasanın temel bir özelliği olacak, geçmişte biz 2008 ve 2010 yılında yeni anayasa girişimlerinde bulunduk. Bu girişimler için diğer siyasi partilerle bir uzlaşmaya varmak istedik ancak hiçbiri maalesef istediğimiz tarzda, baştan aşağı yeni diyebileceğimiz bir anayasa ortaya çıkarmadı. Bunun da temel sebebi Türkiye’nin muhalefet partilerinin gerçekten 3-5 tane darbecinin çıkardığı akla ziyan bir metne inanılmaz şekilde yapışıp kalmasıdır. Bizim muhalefet partilerinden anayasa anlamında ayrıldığımız en temel eksen, biz ‘yeni bir anayasa’ diyoruz. Şu anki anayasada neyin yazdığıyla çok ilgili değiliz. Biz sıfırdan, boş bir kağıda milletin teveccühüne mahzar olacak yeni bir anayasa istiyoruz. Biz bu çabamızı öncelikle Meclis’te diğer partilerle tekrar hayata geçirmek istedik, ancak gördük ki daha teorik düzeyde bile yeni anayasa kısmında anlaşamıyoruz. O komisyon maalesef dağıldı, gönül isterdi ki o komisyon ile yürüyen bir süreç olsun. Şimdi AK Parti kendi teklifini kendisi hazırlıyor, ben de o komisyonun içindeyim, yazıma hızlı bir şekilde başlayacağız. Bizim hedefimiz, yaz başında kendi teklifimiz olacak anayasayı bütün her şeyiyle oluşturup, milletin önüne koymak. Bizim bu teklifimiz önce milletimiz tarafından teveccüh edilirse ardından Meclis’in ilgisi olursa, biz bu anayasayı çıkaracağız. 1980 darbesi anayasası ile mukayese edilmeyecek özgürlükçü, demokrat ve adaleti yerli yerine tesis eden bir anayasa olmasını ümit ediyoruz” sözlerini kaydetti. Muhalefetin garabet bir yaklaşım sergilediğini belirten Özhan, “Darbe hukukuna karşı çıkıp, o hukuku ayakta tutan anayasaya sahip çıkan bir muhalefetle karşı karşıyayız. Bu eski Türkiye nöbetini tutmanın tabi bir sonucudur. Eğer siz eski Türkiye’ye bu kadar sarılırsanız, ister istemez 80 darbesine doğrudan ve dolaylı bir şekilde sahiplenmeniz gerekir. Hükümet sisteminden şikayet ediyorlar, Cumhurbaşkanının yetkilerinden şikayet ediyorlar, kurumlar arası ilişkilerden şikayet ediyorlar, yargıdan şikayet ediyorlar. Bütün bu başlıkları topladığınızda tek bir adres çıkıyor, yeni bir anayasaya yapma ihtiyacı. Bütün bu şikayetleri sabah akşam dile getirip, sonunda da bu şikayetlerin giderilmesi için yapalım dediğimiz yeni anayasaya karşı çıkıyorlar. Bunun ismi bir garabettir. Ciddi bir kafa karşılıklılığı ve tutarsızlıktır. Bundan dolayı da müzakere edilebilecek bir aktör olmuyorlar. Millette ciddiye almıyor ve her seçimde aynı notu veriyor. AK Parti’nin mutfağında bu yemek pişiyor ama biz birçok farklı kesimden katkı alıyoruz. Çok farklı kesimlerden uzmanlarla bir araya geliyoruz, toplantılar yapılıyor. Yeni anaya için AK Parti mutfağında yoğun bir çalışma var. Bizim ümidimiz en kısa zamanda milletimizin önüne çıkarmak” ifadelerini kullandı. Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararları eleştiren Özhan, “Benim açımdan Anayasa Mahkemesi teknik anlamda mimarisiyle, kullandığı sınırı fazlasıyla aşan yani kerameti kendinden menkul, meşruiyet kaynağı da benim bilmediğim yetki kullanımlarıyla ciddi bir sorun. Can Dündar ve Erdem Gül aslında tipik bir davadır. Anayasa Mahkemesi’nde 90 bine yakın başvuru var, bu 90 bin başvurunun içinden Anayasa Mahkemesi, öyle bir tesadüf ediyor ki Can Dündar ve Erdem Gül davasını yakalıyor. Ardından davanın kendisinin görüldüğü mahkemelerde ilerleme olmamışken, bununla ilgili karar veriyor ve Türkiye yargı sistemi baştan aşağı ihlal edilmiş oluyor, yani hiçbir mahkemenin anlamı kalmıyor. Anayasa Mahkemesi, büyük kaotik bir duruma yol açıyor. Bu krizi de yönetmek bizim boynumuzun borcudur. Tam da bundan dolayı sadece Anayasa Mahkemesi için değil bütün yüksek, yüce gibi yine kerameti kendinden menkul nasıl alındığı belli olmayan sıfatlarla alınan bu mahkemelerin tamamı düzenlenmelidir. Bütün güç merkezinin temelinde milletin özne olacağı bir düzenleme yapmamız lazım. Yani seçilmişlerin ana tayin edici olduğu düzenlemelere ihtiyacımız var. Bu memlekette de seçilmişler bellidir. Anayasa Mahkemesi’nin siyasal gündemi kesinlikle var. 90 bin davanın içerisinden Can Dündar ve Erdem Gül davasını çıkarıyorsanız, siz hukuki bir tercihte bulunmuyorsunuzdur, sizin özel bir gündeminiz var demektir. Hukuk zırhının arkasına saklanarak yürütme şansınız yok. Normal bir vatandaşın Anayasa Mahkemesi’ne başvurusu süreci nasıl işliyorsa Can Dündar ve Erdem Gül’e de sıra o şekilde gelmiş olsaydı. Belki ondan sonra bizler sizin verdiğiniz karara bir şeyler söyleme ihtiyacı hmezdik. Ama baştan siz tercihinizi bu kadar proaktif yaptığınız zaman bizler sizin nasıl bir karar verdiğinizi görüyoruz. Bundan yaklaşık bir buçuk ay önce Anayasa Mahkemesi, MİT Yasası’nın bir maddesini iptal etti. ‘Uluslararası bir kriz anında Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), takas metodu kullanarak rehine alışverişi yapma’ hakkı iptal edildi. Yani Can Dündar veya Erdem Gül, Suriye’ye gidip habercilik yapmaya çalışırken birilerinin eline geçse, MİT bunları kurtarmaya çalışsa artık kurtaramayacak. Can Dündar ve Erdem Gül hakkında ‘gazetecinin özgürlük alanını korkuyorum’ diyerek karar veren Anayasa Mahkemesi, bizzat o gazetecinin can güvenliği tehdit altına girse, kendi iptal ettiği o maddeden dolayı bizlerin de müdahale etme şansımız kalmayacak. Dramatik bir durum” şeklinde konuştu. Malatya’ya yapılması planlanan ikinci üniversite hakkında da konuşan Taha Özhan, “Süreçle ilgili bağlayıcı ve nihai şeyi söyleyecek hiçbir şeye girmemek lazım. İsim ve yer tartışmasının ardından içerik tartışmasına gelebilmişsek gayet güzel, bütün Malatya tartışsın. Ne olması ve nasıl olması gerektiği noktasında tartışılsın. Maalesef Türkiye’nin bazı yerlerinde açılan ikinci ve üçüncü üniversiteler şehirden kopuk, biz bunun olmasını istemiyoruz. Gönül isterdi ki İnönü Üniversitesi de geçmişteki kötü tecrübe ve süreci itibariyle bu durumda olmasaydı. Yani kurulduğu günden beri şehrimizle içli dışlı bir üniversite olmasını isterdik. Bu tecrübeden de Malatyalının dili çok yandığı için biz ikinci üniversitenin Malatya’nın ve Malatyalının üniversitesi olmasını istiyoruz. Her kurumun Malatya ile içli dışlı olmasını istiyoruz. Yeni kurulacak üniversite inşallah sanki Malatya’nın bir parçasıymış gibi htirecek şekilde olur. İsim ve yer tartışmasından ziyade içeriğin tartışılması çok güzel bir şey, diğerleri küçük detaylar” diye konuştu.
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
BUNLARA DA BAKABİLİRSİNİZ
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.