Malatya’nın Aynasında Hayat..
Denizli’den Süleyman aradı. Sesi neşeliydi, her zamanki gibi. Ama sorusu kısa ve derindi: “Malatya’da durum nedir, nasıl gidiyor yaşam?”
Denizli’den Süleyman aradı. Sesi neşeliydi, her zamanki gibi. Ama sorusu kısa ve derindi: “Malatya’da durum nedir, nasıl gidiyor yaşam?”
Başladım anlatmaya. Kelimeler birbirini kovaladı. Depremlerin ardından yaraları nasıl sardığımızı, yarım kalmış hayallerin altından kalkmaya çalıştığımızı, Kanadalıların bizi görse kıskanacaklarını (!) bir bir sıraladım.
6 Şubat 2023’teki depremler öncesi 850 bin kişilik nüfusa sahip olan bu kadim şehirde, yaklaşık 300 bin kişi başka yerlere göç etti. Kalanlar ise yıkıntıların, acıların, çaresizliğin içinden yeni bir hayat kurmaya çalışıyor. Yaklaşık 120 bin kişi konteyner kentlerde yaşıyor. Çocuklar, yaşlılar, gençler… Binlerce esnaf konteynerlerde işportacılıkla ayakta durmaya çabalıyor.
Altyapı? Olağanüstü bir seviyede, ama başka bir anlamda. Yolda yürürken 3-5 metrelik bir çukura düşmek içten bile değil. Kaldırımlar mı? Lüks sayılır. Sanayi, tamirciyle dolup taşmış durumda. Üstyapı desen?
Fevkaladenin fevkinde! Birkaç gün önce seyir halindeki bir trambüs'ten kopan ağır bir demir parçası, süzülerek bir vatandaşın kafasına düştü. Şans eseri ölen olmadı ama hayatın bu yönüyle “heyecan” kattığı kesin.
Asayiş mi? Tam anlamıyla “berkemal.” Malatya, intihar vakaları Altınla yarışıyor değil. Daha birkaç gün önce bir inşaat işçisi, çaresizliğini bir ipin ucuna bırakıp aramızdan ayrıldı.
Trafik ise anlatılmaz, yaşanır. Şehirdeki trafik ışıklarının anlamını yitirdiği belki de tek noktadayız. Bir yerden başka bir yere ulaşmaya çalışırken, dilersen fırında patates bile pişirebilirsin; o kadar durağan yani.
Elektrik? Düzenli (!) bir şekilde kesiliyor. Akımların gel-gitlerini renklendirmek için gece fenerlerini hazırda tutuyoruz. Tabiî ki bu da bir güzellik katıyor yaşama.
Temiz hava ve su? O eski Malatya, o masmavi gökyüzü, o serin pınarlar… Şimdi, yağmur gibi üstümüze yağan toz ve duman arasında şemsiyelerle dolaşmaya ramak kaldı.
Devlet kurumları mı? Süleyman, bak bunu özellikle yaz: Doğanşehir’den DASK’a hasar bildiriminde bulunmak için Malatya’ya gelen bir vatandaşı bir hafta sonra İran hududunda bulmuşlar!
Bürokrasi çarkı artık böyle döner olmuş.
Çocuklar? Sorma Süleyman. Uçurtmaları tellerde takılı kaldı. Çocukluğun rengi soldu burada.
Ama sakın bunları bir şikâyet olarak görme. Biz Malatyalılar, Anadolu insanı olarak, şikâyet etmeyiz, isyan hiç etmeyiz. “Buna da şükür, beterin beteri var, taktiri ilahi, maazallah Suriye gibi olabilirdik.” İşte bu öğretiyle yaşıyoruz.
Malatya böyle Süleyman. Ve bu anlatılanlar, belki de herkesin aynı acıyı farklı şekillerde yaşadığı bir ülkenin aynası.
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
BUNLARA DA BAKABİLİRSİNİZ
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.