Avukatlar 3 Temmuz’da Ankara’da Buluşuyor
Avukatlık Kanununda yapılması düşünülen değişikliğe tepki gösteren Malatya Baro Başkanı Av. Enver Han, basın açıklamasında bulundu.
Çoklu baro düzenlemesine tepki gösteren Malatya Barosu avukatları, öğlen tatilinde Adliye önünde basın açıklaması ile seslerini duyurdular. Çok sayıda avukatın maske takarak katıldığı basın açıklamasında konuşan Baro Başkanı Enver Han, “Bu ülke üzerinde yaşayan, hukuk devletine ve insan onuruna inanan herkese tarihi bir çağrıdır” diyerek basın açıklamasını okudu.
Ankara’ya gerçekleştirdikleri yürüyüşe değinen Han, “Yaşımıza, güneşe, yağmura ve virüse rağmen ülkemizin dört bir yanından Ankara’ya yürümemizin ve başkentimizin girişinde tarafımıza uygulanan insanlık dışı muameleye rağmen direnmemizin ve kararlı duruşumuzun nedeni, Baroların yapılarının değiştirilmesi adı altında parçalanma, niteliksizleştirme ve susturulma tehdidine karşı bir tepki. Ama aslında bu tehdidin vatandaşın sesinin kesilmesi, temel hak ve özgürlüklerinin sınırlandırılması karşısında savunmasız bırakılması anlamına gelmesinedir” dedi.
Han, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Baroların bölünmesi, parçalanması, bağımsız savunma yerine siyasete ya da başka ortaklaşmalara dayalı, sesi kısık, cübbesi düğmeli topluluklar yaratacaktır. Cumhuriyet’ in ve elbette yargının vazgeçilmez kurumları olan barolar da ‘Çoklu baro’ kisvesi altında yıkıldığında, bu ülke üzerinde yaşayan ve adalete ihtiyaç duyan istinasız herkes artık sessiz ve kimsesiz kalacaktır. Dün sabah saatlerinde AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Cahit Özkan tarafından Avukatlık Kanunu’nda değişiklik yapılmasına dair hazırlanan tasarı nihayet kamuoyuna açıklanmıştır.
Öncelikle belirtmek isteriz ki açıklama esnasında dile getirilenler, kamuoyunu yanıltmaya yöneliktir. Bu da göstermektedir ki bu taslağı hazırlayanlar ne barolar ne avukatlar ne stajyer avukatlar ve baroların seçim sistemi hatta ne de temsilde adalet konusunda fikir sahibidirler. Baroların Avukatlık Staj Eğitimi veremediğinin açıklanması Barolara yapılan büyük bir haksızlıktır. Bunun asli nedeni kontrolsüz biçimde çoğaltılan hocası olmayan hukuk fakülteleri, fakültelerde öğrenim görmekte olan 80 bin kişi ve her yıl mezun olan 20 bin hukuk öğrencisine neden olan sistemdir.
Şayet stajyer sayısı ve eğitim kalitesi gerçekten önemseniyor olsaydı birçok akademik meslek için uygulana gelen sınav, 4 yıl ertelenmezdi.
Bu zor koşullar altında bile binlerce stajyer avukat barındıran barolarımız, hiçbir fakültede olmayan biçimde aktif eğitim yöntemleriyle eğitimlerini sürdürmektedirler. Üstelik bu eğitimleri başka herhangi bir kaynağa sahip olmadan meslektaşlarımızdan tahsil edilen aidatlarla gerçekleştirmektedirler. Üstelik kamuoyunu günlerce “barolar siyaset yapıyor” söylemleriyle meşgul ettikten sonra ortaya konan çoklu baro projesi; esasında baroları siyaseten bölme, ayrıştırma amacını ortaya koymaktadır. Baroların siyasallaşması ya da daha doğru bir deyişle kutuplaşmasının asıl şimdi önü açılmaktadır. Çoklu baro sınırı olarak 5.000 sayısının neye göre belirlendiği ve hangi ölçütlere göre 2.000 avukata ayrı baro kurma hakkı verildiği ise hiçbir biçimde ortaya konulmamaktadır.
Sayın Ak Parti Grup Başkan Vekili Cahit Özkan, 80 baro ve TBB’nin iki ayrı açıklamasına ve baro başkanlarının çoklu baroya karşı Ankara’ya yürümüş olduğunu bilmesine, hatta baro başkanları tarafından mecliste bu durum kendisine açıkça bildirilmesine rağmen, yapmış olduğu açıklamasında bu değişikliğin baroların ve hukukçuların desteğini aldığını ifade etmektedir.
80 Baro olarak biz çoklu baroyu istemiyoruz, bu düzenleme peki kimin için ve ne maksatla yapılmaktadır. Aynı ilde birden fazla başsavcılık olamıyorsa birden fazla baronunda olması mümkün değildir. Temsilde adalet için ortaya konan düşünceler ise gerçekçi değildir ve kabul edilemez. Bu taslak kanunlaşırsa 40 üyesi olan bir baromuz ile 4.958 üyesi olan başka bir baromuzun TBB de temsilinde 4’er delegeye sahip olacaklardır. Bu ne demokrasi ne de temsilde adalet olguları ile bağdaşır. Ayrı bir organ olarak seçilen baro başkanının görevinin sona ermesi halinde yönetim kurulu içinden bir baro başkanının belirlenmesi hususu, seçmen iradesine saygısızlığın bir ifadesidir ve kanun genel sistematiğine uymamaktadır. Açıklanan teklifin içerisinde yer alan bazı popülist değişiklikler ise yine teklifi hazırlayanların gerçeklerden ne kadar uzak olduklarının bir başka kanıtıdır. Genç avukatlar için ortaya konan aidat indirimi, bugün birçok baromuz için sorun olmaktan çoktan çıkmış ve çok sayıda baromuzca genel kurul kararlarıyla aidat indirimlerini çoktan gerçekleştirmişlerdir. Genel kurulumuzda belirlenen ve Baromuzca alınan aidat miktarı ülkemizde Barolar arasında alınan en düşük aidatlardan biridir.
Keşke bu öneriyi getirenler, sesimize kulan verip özellikle genç meslektaşlarımızı ilgilendiren CMK görevlendirmelerinde ücretlerin avukatlık asgari ücret seviyesine çekilmesi taleplerimizi yerine getirmiş olsalardı. Bu bile teklifte gerçeklerin nazara alınmadığını göstermektedir. Avukatların seçim değil geçim derdi vardır. Biz 19 Mayıs ve 1 Haziran açıklamaları ile 19-22 Haziran Ankara Yürüyüşü’nde çoklu baro uygulamalarına tümden karşı olduklarını açıklayan ve hazırlıkların sona erdirilmesini isteyen baro başkanları olarak siyasi iktidara bu bölme ve parçalama projesinden vazgeçmesi, demokratik kamuoyuna halkın sesinin kısılmasına yol açacak bu projeye karşı çıkarak, barolarına sahip çıkmaları için bir kez daha çağrıda bulunuyoruz. Bizler Türkiye’nin Baroları olarak 03 Temmuz 2020 tarihinde saat 14.00’da Barolarımıza kayıtlı tüm meslektaşlarımızı Ankara’da yapılacak Büyük Savunma Mitingi’ne davet ediyoruz”
(EA-
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
BUNLARA DA BAKABİLİRSİNİZ
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.