Zirve Yayınevi Davasında 102. Duruşma Başladı
ASAYİŞÜç kişinin öldürüldüğü Zirve Yayınevi Davası’nın 102. duruşması, Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı.
Öldürülen Alman uyruklu Tilman Geske’nin eşi ile müdahil ve sanık avukatlarının da katılmasıyla başlayan duruşmada Mahkeme Başkanı Vedat Koç, bir önceki celsede istenilen belgelerin mahkemeye ulaştığını söyledi. Duruşmada ilk olarak söz alan emekli Albay Mehmet Ülger, cep telefonu HTS kayıtlarına bazı itirazları olduğunu belirterek, “Telefon görüşme kayıtları kasıtlı bir şekilde artırılmıştır. 42. klasörde ilgili raporda eşim ve benim kullandığım telefon numaralarım da bazı konuşmalar abartılı bir şekilde gösterilmiştir. Hedef şahıslara göre HTS kayıtları üzerinde konuşmalar abartılmıştır. Bu şahıslar hakkında sahte belge düzenleme dava açılmasını talep ediyorum” dedi.
Söz olan tutuksuz sanıklardan Binbaşı Haydar Yeşil de, sanıklara ait HTS kayıtlarında sahtecilikle ilgili bilirkişi incelemesini talep ettiğini söyledi.
Söz alan sanıklardan Emre Günaydın, Abuzer Yalçın ve Salih Gürler ise elektronik kelepçe cezasının değiştirilmesini talep ederek, günlük olarak karakolda imza vermek ve belli saatlerde dışarı çıkmak istediklerini söylediler.
Öldürülen Tilman Geske’nin eşi Suzanna Geske, çocuklarının da artık tedirgin olduğunu ifade ederek, “Çocuklarım davanın olduğu gün beni arıyorlar, ne olup bittiğini soruyorlar. Uzun süredir yargılama devam ediyor. Artık bu dava bitsin, size yalvarıyorum” dedi.
Tutuksuz yargılanan sanıklardan Levent Ercan Gelegen, mahkemece verilen yurt dışı yasağının kaldırılması ve dava dosyasında ifadeleri bulunan gizli tanık İlker Çınar’ın tutuklanmasını ve bu usulsüzlüğe göz yuman kişiler hakkında da soruşturma açılmasını talep etti.
Emekli Albay Mehmet Ülger’in avukatı Saim Tuğrul da, soruşturma dosyasına ulaşan bilgi ve belgelerin savunmalarını desteklediğini ve HST kayıtlarını hazırlayan kişilerin sehven bu kadar hata yapmasının kabul edilemez olduğunu dile getirdi. Avukat Tuğrul, iddia makamının mütalaasının gelen sahte ifadeler ve belgelere dayandığını ileri sürdü.
Geçen celsede tutuksuz yargılanmasına karar verilen İnönü Üniversitesi Öğretim Üyesi Rugi Abat da verdiği ilk savunmada ne dediyse, bugün doğru olduğunun ortaya çıktığını ileri sürerek, “Yalan ne kadar büyük olursa inanan da o kadar çok olur” dedi. Yazar Adem Yavuz Arslan’ın sadece iki kitabının incelenmesi durumunda sahtekarlığın ortaya çıkacağını iddia eden Abat, sözlerini şöyle sürdürdü: “Nerede paralel varsa orada şeytan yoktur. Bu kadar yalanı, sahtekarlığı paralel yapıdan başka kimse yapamaz. Bize operasyon yapılmasının iki sözde delili var. Biri flaş bellek, diğeri sözde 3 adet ses kaydı. Bu iddianamenin spastik doğmasının nedeni bu. Flaş belleğin İTÜ’ye gönderilmesini ve ayrıntılı bir şekilde incelenmesini talep ediyorum. Bayan Geske’nin acılarını paylaşıyorum. Bu davanın bu kadar uzamasının sebebi biz değiliz. Bayan Geske’nin hiç şüphesi olmasın. Biz de bu dosyanın aydınlanmasını istiyoruz. Bunun için elimizden geleni yapıyoruz”
Mahkeme Başkanı Vedat Koç, savunmaların ardından duruşmaya ara verdi.
İlginizi Çekebilir