© Maldia Haber

Türkiye'nin İş Sağlığı Ve Güvenliğinde Sicili Bozuk

İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı İşyeri Hekimi Seval Kırca, “Ülkemizin iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili tarihine baktığımızda durumun çokta iç açıcı olmadığı ve gerçekten sicilinin kötü olduğunu görmekteyiz” dedi.

Malatya Sanayici ve İşadamları Derneği (MASİAD) Dergisi’ne, iş sağlığı ve güvenliği konusunda verdiği demeçte, iş sağlığı ve güvenliğinin önemine temas eden İşyeri Hekimi Seval Kırca,
“İş sağlığı ve güvenliği hayatımızda büyük önem taşıyan en önemli meselelerin başında yer alan ciddi bir kavramdır. İnsanlar doğarlar büyürler ve hayata veda ederler. Bu süreç içerisinde ihtiyaçlarını gidermek için çalışırlar, çalışmak ve bir şeyler üretmek hayatın vazgeçilmezidir. Hayatımızı idame etmemiz için çalışırız ama nasıl bir çalışma hayatı olmalı ki insan yaşamını, sağlıklı mutlu ve güvende yaşasın işte burada iş sağlığı ve güvenliği kavramı devreye giriyor çalışma hayatımızın vazgeçilmezi olan iş sağlığı ve güvenliğinin bilimsel tanımı şöyledir: Yapılmakta olan işin, çalışanların sağlığına ve hastalık halinin işin verimine olan etkilerini inceleyen, hem çalışanların sağlığını en iyi düzeyde tutmaya çalışan hem de işin verimini arttırmaya çalışan bir bilim dalıdır” ifadelerini kullandı.
“Ülkemizin iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili tarihine baktığımızda durumun çokta iç açıcı olmadığı ve gerçekten sicilinin kötü olduğunu görmekteyiz" diyen Kırca şöyle devam etti:
"İş kazalarından ölenler, tersanelerde, inşaatlarda, maden ocaklarında ve sanayinin birçok alanında aktif iş gücümüzü çok değerli insanımızı çok küçük hatalar yüzünden ve gerekli tedbirlerin zamanında alınmamasından dolayı kaybetmekteyiz ve ne acıdır ki yapılan istatistiklere göre aslında kazaların sadece ve sadece yüzde 2sinin önlenemez olduğu yüzde 78’inin tehlikeli davranışlardan yüzde 20’sininise tehlikeli durumlardan meydana geldiğidir. Çok basit önlemlerle işçilere yönelik uygulanan bir yasa olarak düşünmekteydi fakat işçi sağlığı diye bilinen yasa iş sağlığı ve güvenliği olarak iş hayatındaki tüm çalışanları ilgilendirmektedir. Yasada kendi özel kanunlarında, statülerine bakılmaksızın kamu veya özel işyerlerinde istihdam edilen gerçek kişi çalışan olarak tanımlanmıştır."
Kırca, Kanuna göre her işyerinde çalışan sayısına göre iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili çalışmalara katılan, çalışmaları izleyen, tedbir alınmasını isteyen ve bu konularda çalışanları temsile yetkili çalışan temsilcisi görevlendirme zorunluluğunun geldiğini kaydeden Kırca şunları ifade etti:
"Ayrıca her işyerinde tehlike sınıfına göre İş Güvenliği Uzmanı, İşyeri Hekimi ve sağlık destek elemanı bulundurmak zorunlu hale gelmiştir. Böylece çalışanların iş yaşamını güvence altına almalarını sağlayacak bir uzmanlık alanı meydana getirilmiştir. Yasa işvereninin yükümlüklerini şöyle tanımlamaktadır: “İşveren, çalışan istihdam eden gerçek veya tüzel kişi yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlardır ve işveren, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup bu çerçevede; Mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmaların yapılmasından iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyulmadığını izlemekten denetlemekten ve uygunsuzlukların giderilmesinden risk değerlendirmesinin yaptırılmasından sorumludur. Çalışanlar, İş sağlığı ve güvenliği konularında yapılan tüm faaliyetlere uygun hazırlanan talimatlara kurallara uygun çalışmak zorundadır. Kamu ve özel sektör gözetmeksizin tüm çalışanlar kanun kapsamına alındı. Sayı sınırı olmaksızın, memur, işçi, işveren, çırak, stajyer tüm çalışanlar, kamu ve özel sektöre ait bütün işler ve işyerleri, tarım vb. dahil tüm işkolları kapsam dahilindeyken istisna olarak TSK, emniyet, afet müdahale ekipleri, ev hizmetleri, kendi nam ve hesabına tek başına çalışanlar kapsam dışı tutulmuştur.
Yasa 30 Haziran 2012 de yayımlandı 01 Ocak 2013 te yürürlüğe girmiştir ve yasanın bazı maddeleri cezai sorumlulukları yasanın yayım tarihinden itibaren en geç 2 ve 4 yıl sonra tamamıyla devreye girecektir.
Kanunda işverenin yükümlülüklerini yerine getirmesi için kanunda geçen ifadeler şunlardır:
İşveren, işyerlerinde alınması gereken iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin belirlenmesi ve uygulanmasının izlenmesi, iş kazası ve meslek hastalıklarının önlenmesi, çalışanların ilk yardım ve acil tedavi ile koruyucu sağlık ve güvenlik hizmetlerinin yürütülmesi amacıyla;çalışanları arasından nitelikleri uygun bir veya birden fazla işyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve sağlık personeli görevlendirmek zorundadır. İşveren, işyerinde gerekli niteliklere sahip personel bulunmaması halinde yükümlülüklerinin tamamını veya bir kısmını, OSGB(Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimi)’lerden hizmet alarak yerine getirebilir. İşveren, işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanının tam süreli görevlendirilmesi gereken durumlarda İş Sağlığı ve Güvenliği Birimi (İSGB) kurar. Kısacası işveren kendi bünyesinde yeterli niteliklere sahip personeli ile bu görevini ifa edebilir olmaması durumunda Ortak Sağlık Güvenlik Birimlerinden bu hizmeti alabilmektedir.
İşyerleri kanuna göre Az tehlikeli, Tehlikeli ve Çok tehlikeli şeklinde sınıflandırılmıştır. Bu sınıflandırmaya C sınıfı İş güvenliği uzmanları Az tehlikeliye, B sınıfı Uzmanlar Az tehlikeli ve Tehlikeli sınıftaki işyerlerine,A sınıfı Uzmanlar ve İş yeri Hekimleri tüm işyerlerine hizmet verebilmektedir. İşverenler hizmet alırken bu hususlara dikkat etmelidir.
Kanunun uygulanmasını kolaylaştırmak ve belirtilen yaptırımların yapılmaması durumunda bazı idari cezalar mevcuttur. İşverenin,çalışanın bilinçlenerek bu işin kendileri için yapıldığı bilincinin oluşturulması durumunda bu idari cezalara hiç gerek kalmayacaktır. Fakat toplum olarak karakteristik bir özelliğimizdir, ceza yemeden gereğini genelde yapmayız ne zaman ceza yersek anında Önlemlerle birçok kazanın önüne geçilebilecekken tedbirleri almadığımızdan dolayı birçok insanımızı iş kazalarından dolayı kaybetmekteyiz. 2010 yılı istatistiklerine göre ülkemizde 62 bin 903 kaza 533 meslek hastalığı meydana gelmiş bunun sonucunda bin 444 kişi iş kazaları sonucunda 10 tanesi de meslek hastalığından dolayı ölümle sonuçlanmıştır. Bu ölümler sonucunda yıkılan dağılan aileleri düşündüğümüzde, aktif işgücünün kaybını düşündüğümüzde aslında ölen 1454 kişinin etkisi ile etkilenen daha büyük bir nüfus ortaya çıkmaktadır.Ülkemizde ilk defa iş sağlığı ve güvenliği konularının 4857 sayılı İş Kanunu dışında ayrı olarak 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği şeklinde müstakil bir kanun olarak yürürlüğe girmesi geç kalınan fakat büyük bir gelişme olarak görülmelidir. Çalışanlarımızın iş hayatını güvence altına alan daha sağlıklı ve güvence içerisinde çalışmaları için çıkarılan bu yasa ile kamu ve özel sektöre ait bütün işler faaliyet konularına bakılmaksızın kanun kapsamına alınmıştır kamu ve özel sektör işverenleri, işyerinde çalışan işveren vekilleri, çıraklar stajyerler dahil herkes kanun kapsamına girmiştir.
6331 sayılı yasanın müstakil bir kanun olarak yürürlüğe girmesi ile yeni bazı tanımları da beraberinde getirmiştir. Bunların en önemlisi çalışan kavramıdır. Herkes iş güvenliği denildiğinde bunu sadece ilgili aktivasyon başlatırız. Bazen bu cezalar birçok tehlikeli davranışın tehlikeli durumun ortadan kalkmasına vesile olmuştur cezalardan bir kaçı şu şekildedir: Kanuna ve yönetmeliklere göre cezalar bin TL den başlayıp 80 bin TL ye kadar çıkabilmektedir. Bunlardan birisi İşyerinizde İş güvenliği uzmanı bulundurmamak 5 bin TL, işyeri hekimi bulundurmamak 5 bin TL, çalışanların bilgilendirilmesi ve mesleki eğitimleri gibi konulardaki eksiklikler her bir personel için bin TL, risk değerlendirmesi yapmamak/yaptırmamak 3 bin TL, acil durum eylem planının oluşturulmaması bin TL, iş kazası ve meslek hastalığını bildirmemek 2 bin TL, büyük kaza önleme politika belgesi veya güvenlik raporu hazırlamamak 50 bin TL gibi idari para cezaları mevcuttur.
İşverenlerin İSG kanunu kapsamında önlemleri alması işveren açısından bu tür cezaların ödenmesini engellemesi yanı sıra bir kaza olması durumunda oluşabilecek daha büyük kayıpların önleyicisi olmaktadır.“

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER