Malatya Türk Ocakları Haftalık Toplantısını Gerçekleştirdi
GÜNDEMMalatya Türk Ocağı şube Başkanı Nadir Günata Güzel verimli bir toplantı gerçekleştirdik.Bu haftaki sohbet programıza yoğun ilgi vardı.Rabbimize sonsuz şükürler olsun. Program öncesi misafirlerimize kuru fasülye ikramımız oldu.
Yoğun bir katılımın olduğu programımıza Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Vahap Güner, İnönü Üniversitesi Spor Blimleri Fakültesi Dekanı Rıfat Güneş, Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Fevzi Çiçek, Kale Eski Belediye Başkanı Cemal Akdemir beyefendiler de teşrif ettiler.
Çin mezalimi altında büyük sıkıntılar çeken Uygur Türkleri ve tüm şehitlerimiz için Kuran tilaveti sonrasında Ocak Başkanımız Nadir Günata bir selamlama konuşması gerçekleştirdi.
Daha sonra mikrofona geçen İnönü Üniversitesi Sosyoloji ABD Başkanı Prof. Dr. Abdullah Korkmaz “SOSYAL HAREKETLER” başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. Hocamız özetle şunları söyledi;
“Sosyal hareketler çok önemli bir meseledir. Sosyal hareketleri doğru tanımlayıp, doğru tahlil edemezeniz devlet ve cemiyet hayatı için çok önemli sıkıntılara sebebiyet verir. Sosyal hareketler genellikle hoşnutsuzluktan beslenir. İnsanlar ittifakla, yapılan bir icraatten rahasızlık duyduklarında sosyal hareketler başlar. Sosyal hareketler bu şekilde bir kollektivite oluşturduktan sonra, varlıklarına gerekçe yaratmak, yapacaklarına meşruiyet zemini oluşturmak için tarihin tanıklığına müracat ederler. Neden biz bunu yapıyoruz, geçmişte de şu olduydu, o zamandan beri bu var, bu sebeple bunu yapmak iktiza ediyor demek için tarihe müracat ederler. Ama tarihe bu müracatda amaç hakikati aramak değildir. Kendisine, iddiasına,eylemlerine haklılık kazandırmak amacıyla tarihe yöneliyor. Hal böyle olunca da birbirinden farklı tarihi tespitlerle karşılaşıyoruz. Sosyal hareketler algılar neticesinde ortaya çıkar. Önce bu algı neticesinde ortak bir dil tespit edilir arkasından eyleme yönelinir. Eylem emelde iki şey için yapılır. İlk olarak usule itiraz vardır, bunu neden böyle yaptınız denilir. İkinciside eylemin referanslarına, eylemin arkasındaki değerler dünyasına tepkidir. İkinci durumda sosyal hareketler esasa dairdir ki bu tür sosyal hareketler daha ciddi boyutlara ulaşabilir.
Dünyada sosyal hareketlerin başalangıcına baktığımızda 1800’lerde İngiltere’de ortaya çıktığını görüyoruz. Bunlar daha çok sosyalizm temelli işçi hareketleridir. Hak aramak için başlayan işçi hareketleri toplum tarafından da desteklenip, yayılıp, yıkıcılık boyutuna ullaştığında İngiliz devleti 1811’den itibaren işçilerle ilgili olumlu yönde yasalar çıkarmaya başlamıştır. Sosyal hareketler ortaya çıktıkları zaman kamu nizamını tehdit ederler. Bu yüzden kamu yöneticileri bu tehdidi ortadan kaldırmak için tedbir almaya başlarlar. Kamu yöeticileri feraset sahibi ise doğru tespitte bulunurlar, doğru adımlar atarlar ve sorun büyümeden çözüme kavuşturulur. Esasa girmeden usulen yapılan tespitler ve usulen üretilen çözüm önerileri sosyal hareketleri büyütür, zaman ve para kaybına yol açar. Doğru yöetildiği takdirde pek çok coğrafyada sosyal hareketler kamu nizamının yeniden yapılanmasına yol açan olumlu neticelerle sonuçlanmıştır.
Bir sosyal hareketin meydana geldiği coğrafyada o coğrafya ile ilgili hesabı olan herkes o sosyal harekete iştirak eder, şurasından burasından tutarak hareketi yönlendirmeye çalışır. Bizim yaşadığımız coğrafya ile ilgili de hesabı olmayan devlet yoktur. Ülkemizde ortaya çıkan her türlü muhalif harekete dahil olmaya çalıştıklarını hergün müşahade ediyoruz.
Bir sorunu görmezden gelemek o sorunu ortadan kaldırmaz,aksine alttan alta daha da büyümesne yol açar. Zamanın birinde öğrencimin tez çalışması için Alevilik konusunu seçtik. Çalışmaya başlayabilmek için gerekli hazırlığı yaptık. İzin almak için valiliğe başvurduk. Bize izin verilmedi. Neden izin verediniz diye sorunca “böyle provokasyona açık ve netameli bir konuyu niye araştırıyorsunuz” denildi bize. Elin Alman’I çlışıyor Aleviliği, Amerikalısı çalışıyor, Fransız’ı araştırıyor Aleviliği ama Türk akademisyenin çalışmasına izin verilmiyor.
İşte ülkemizdeki sorunları halının altına süpürme, görmezden gelme, doğru okuyamama hastalığı bu gün yaşadığımız sıkıntıların ana sebebidir. Bugün ülkemizin doğu ve güneydoğusunda yaşanan bölücülük faaliyetlerinin bu aşamaya gelmesinde de, FETÖ olayında da, Gezi olayında da, Libya ile başlayıp Mısır ile devam eden ve sınırımıza dayanan ortadoğuyu dizayn hareketlerinde de yaşadığımız sıkıntıların ana sebebi olayları doğru okuyamamak, doğru pozisyon alamamaktır. Ortaya çıkan maliyeti de sadece müsebbipler değil tüm ülke olarak ödüyoruz”.
Program sonrasında uzunca bir soru cevap bölümü oldu. Hocamız misafirlerimizden gelen sorulara oldukça ayrıntılı ve doyurucu cevaplar verdi. Hocamıza davetimize icabet ederek gerçekleştirdiği bu sohbet için sonsuz şükranlarımızı sunuyoruz.
İlginizi Çekebilir